Yıldızlar nasıl oluşur bilir misiniz ?

Yıldızlar nasıl oluşur bilir misiniz ?

Yıldızlar nasıl oluşur bilir misiniz ?

Evrende kattrilyonlarca yıldız vardır ve her birinin oluşumu aynıdır. Uzay boşluğunda bulunan gaz ve toz partikülleri kütle çekim etkisi ile zamanla birbirine yaklaşmaya başlar, bu gaz ve toz parçaları birbirine yaklaştıkça ve çarptıkça birleşerek daha büyük kütleli cisimler oluşturur, daha büyük kütle daha büyük kütle çekimi buda daha çok yeni gaz ve toz parçası biriktirme demektir. Zamanla kütle o kadar büyür ki kütle çekimi müthiş bir basınç oluşturmaya ve birleşen gaz toz parçalarını ısıtmaya başlar ve kütle belirli bir büyüklüğe ulaştıktan sonra kaçınılmaz olarak yıldız parlamaya başlar. Yeni bir yıldız doğmuştur.

 

Yıldızlar nasıl ölür bilir misiniz ?

Kendi kütlesine artık daha fazla yeni gaz ve toz yani yeni madde katamayan yıldızlar artık kendi kendini tüketmeye başlarlar. Kendi enerjjilerini tüketirler. Ve bu süreçte giderek dengesiz ve saldırgan hale gelirler. Doğumundan sonra kütle çekimi ile nükleer kuvveti dengede olan yıldız bünyesine yeni maddeler katamadığından bu dengeyi giderek kaybetmeye başlar. Yıldızın nükleer gücüne yenilen kütle çekimi sayesinde yıldız büyümeye ve genişlemeye başlar. Ve bir zaman sonra genişleyen ve büyüyen yıldız da dengeler tekrar değişir hacmi artan yıldızın nükleer güçü zayıflar ve kütle çekim baskın hale geçerek genişleyen yıldız aniden içine çökmeye başlar. Ve bu çöküş durdurulamaz. Yıldız komple içine çöker taa ki basınç ve kütle çekim dengesi taşınamayacak noktaya gelene kadar. Ve o noktada müthiş bir patlama ile yıldız tamamen yok olarak yeni yıldızlar ve gezegenler için yeni hammaddeler üretir yada bir kara deliğe dönüşerek tamaman tarih sayfasından silinir.

 

Yıldızları merkezi sistemler gibi düşünebilirsiniz. Örneğin devletler. Devletlerde insanların birleşmesi ve gruplar oluşturması ardından bu grupların birleşmesi ve topluluklar oluşturması ve bu toplulukların birleşerek devlet kurması şeklinde oluşurlar. Devletlerin ve merkezi sistemlerin yaşam döngüleri de aynen yıldızlar gibidir. Oluşurlar büyürler genişlerler. Dengeli bir hayat sürerler. Ardından dengeler bozulmaya başlar ve saldırgan olurlar daha da büyürler. Ve bu büyüme sonunda dengeler tamamen kaybedilir ve çöküş başlar. Yıldızlardan farklı olarak devlet ve merkezi sistemlerde çöküş ötelenebilir. Aşırı büyüme sonrası bozulan denge çöküşte müdehaleler ile ötelenebilir. Ancak unutmayınız ötelenmesi engellenmesi demek değildir. Dengesi bozulan merkezi sistemleri tekrar dengeye oturtmak çok ama çok zordur. Ve işin ironik kısmı , belkide evrenin bizlere şakası merkezi her sistem dengesiz olmak zorundadır. O dengeyi asla sabit tutamazsınız.

Tarihin sayfaları yüzlerce örnekle doludur. Roma ımparatorlugu,  Moğollar, selcuklu, Osmanlı, hunlar vs , aşırı büyüyüp kontolü kaybetmiş ve kendi içlerine çökerek yok olmuş ve başka devletler doğurmuş yüzlerce örnek vardır karşımızda.

Kapitalizm ve onun ekonomiside merkezi sistemdir, ve maalesef kapitalizim de aynen yıldızlar gibi kendi bünyesine yeni kaynaklar katabildiği müddetçe dengede kalabilir. Yeni kaynaklar ve yeni pazarlar katamadığı sürece kapitalist sistem saldırganlaşır ve kapsama alanını genişletir, savaşlar çıkartır, krizler çıkartır ki tekrar dengeye geçebilsin, kapitalist sistem 2 dünya savaşı çıkartmıştır kendi işleyişini sürdürebilmek için. Ve günümüzde 3.üncüsü için uğraşmaktadır. Çünkü artık dünya tam bir global köy olmuştur ve kapitalist sistem yeni kaynak bulamamaya başlamıştır. Çünkü tüm kaynaklara erişimi vardır artık. Aynen yıldızların ölüm evresinin başlangıcı gibi kendi kendini yeme evresine girmiştir. Bu evrede az önce anlattığım üzere kontrolsüz bir büyüme yaşar kapitalizim , savaş çıkartır yani.

Teknolojinin ve iletişimin yetersiz olması sebebiyle kapitalist düzen ölüm evresinden 2 kez dünya savaşı çıkartarak küçülmeye ve tekrar hammadde toplamaya başlayarak kurtulmuştur ancak az önce anlattığım üzere kapitalizim  para basma ve ardından kendi içine çökme yani paranın değersizleşmesi ve anlamsızlaşması evresine geçmek üzere. Kapitalizim yok oluşunun önüne daha önce savaşlar ve krizler çıkartarak geçmiş ve ertelemiştir ancak günümüz dünyasında teknolojinin ve iletişiminde gelişmesi ile birlikte artık önüne geçerek çöküşe engel olmak neredeyse imkansız bir hal almıştır. Özellikle eski krizler ve savaşlarda olmayan bir alternatif artık varken.

Eski savaş ve krizlerde kapitalizim kendisine güçlü ve dengeli olabilecek bir alternatif olmamasından kaynaklı krizleri ve savaşları yöneterek hatta finanse ederek sisteminin devamını sağlayabilmiştir. Ancak günümüz dünyasında artık kapitalizim karşısında güçlü ve dengeli ve adil bir ekonomik sistem aynen yıldızların doğuşu gibi ortaya çıkmaya başlamıştır. Hatta ironiktir ki kapitalizim ölürken mecburi olarak bu yeni sistemi doğurmak zorunda kalacaktır.

Bitcoin ve kripto ve blockchain teknolojjisi kapitalizmin yok olma evresinin tetiklendiği yıl olan 2008 de ortaya çıkmıştır. Ve bitcoin ilk block mesajı da çok anlamlıdır. “The Times 03/Oca/2009 Şansölye Bankalar için İkinci Kurtarma Planının Eşiğinde” . Adeta batan ve sistemin yapısı gereği batmaya ve sürekli kurtarılmaya mahkum olan bankalar ve bankacılık sistemine bir gönderme ile doğmuştur bitcoin 2008 yılında.

Ve o gün bugündür istikrarlı bir şekilde rakamsal olarak adil olamasa da yüzdesel olarak adil bir paylaşımla büyümeye devam etmektedir. Kriptonun amacı küresel bankacılık sisteminin insanlara vaad etmediği yüzdesel eşitliktir. Parasal büyümeniz yaptığınız işe göre artıp azalırken sistemin büyümesi herzaman için istikrarlı bir şekilde sabit yüzdelidir. Örneğin bitcoinde her 10 dakikada bir 6,25 yeni bitcoin üretilir. Yine diğer altcoinlerde de büyüme oranları yani stake gelirleri sabittir. Bazı coinler yılda %5 bazıları yılda %10 oranında sabit bir büyümeye ayarlanmıştır. Bu da kripto sistemini mevcut küresel bankacılık sisteminden daha adil ve güvenilir yapmaktadır.

Kapitalizim son günlerde hayatta kalmak için savaş çıkartmakla meşgul ola dursun kripto ve merkezsizlik her geçen gün daha da istikrarlı bir şekilde büyümektedir. Kapitalizim dünyada kriz çıkartarak kendi sistemini stabil hale getirmeye çalışırken ister istemez güven kaybı yaşatmaktadır ve insanlar güvenebilecekleri ,özellikle kriz zamanları siyasilerin ve sistemin egoları ve hırsları yüzünden olası kayıplarını engelleyebilecekleri bir liman aramaktadırlar. Son rusya Ukrayna savaşında görüldüğü üzere kapitalizim ve onun hiçbir sistemi aslında güvenilir değildir. İsviçre bile 250 yıl sonra banka hesaplarına el koymuştur. İsviçre örneği kapitalist sistemin artık ölme noktasına geldiğinin kanıtı niteliğindedir. Bankacılık sistemi savaş sebebi ile güven kaybetmiştir ve insanlar güvenebilecekleri altın gümüş ve bitcoin gibi değer depolarına geçmeye başlamışlardır. Altın ve gümüşten ayrı olarak kolay ulaşılabilirliği ve kolay taşınabilirliği nedeniyle bitcoin ve kriptoparalar önümüzdeki süreçte dünya ekonomisine yön vereceklerdir.

Bu kadar net konuşabiliyorum çünkü bitcoin ve kriptonun çıkış sloganı “be you own bank” yani “kendi bankan kendin ol” , kendi paranın kontrolü sende olsundur. Ve bu savaş zamanında bankacılık sisteminin nasıl durduğunu ve kapitalist düzenin istediği an bankalarda olan değerlerinize nasıl el koyabildiği artık görülmüştür. Kapitalizmin ister istemez yaptığı bir hatadır bu.

Yazının başında da anlattığım üzere her yıldız ölürken yeni bir yıldız doğurur.

 

Yıldızlar nasıl oluşur bilir misiniz ?

Yorum Yaz

Adınız Soyadınız
E-posta Adresiniz
Mesajınız

Yorumlar

Bu yazıya henüz hiç yorum yapılmadı...